ŞİİRLER



ÇEKİL GİT

Çekil git artık düşlerimden,
Bıkıp usanmadın mı benden artık?
Gözlerimden, yüreğimden, içimden,
ve varolan her şeyimden, git artık!...

Dokunma, kirletirsin beyazları,
Konuşma, tüketirsin satırları,
Mehtabı bırak, doğan ayrılık,
Çekil git, şafak gelen aralık!...

Kanıyorum zaten, uzak dur benden,
Sebebin olurum, yakanın olurum,
Çekil git yolumdan, ölümün olurum,
Ve git artık, ne olursun git benden!...

Konuşma, nefesini al benliğimden,
Ben soluğunu kesmeden,
Sus demeden, sus ne olur , söylemeden,
Git, bir daha Allah aşkına, hiç dönmeden!...

Yıkıl git artık hayallerimden,
Kumdan evlerin, yıkıldı artık.
Taşlarımdan, oyuncaklarımdan, beynimden,
Ve yaşayan, her şeyimden, git artık!...

Uzanma, karaya çalarsın günlerimi,
Söylenme, devrik tümcelerim olursun,
Ne öznesini, ne yüklemini kurtarabilirsin,
Çekil git, bırak bütün düşüncelerimi!...

Yaralıyım zaten, şöyle dur gönlümden,
Derdin olurum, korun olurum,
Çekil git, harın değil, külün olurum,
Ve git artık, ne olursun git, git gözlerimden!...

Kal yerinde öylece, ses etme,
Mevsimler solsun senelerce,
Mümkünse çıkmasın, o iki hece,
“Öldü” de, bitsin bu işkence!...

Ya da “bir sonbahardı, sarardı” de,
“Düşen her bir yaprakta, uzaklaştı” de,
De ki, “gövdeden dal kırıldı,
kopan candı, yıkıldı” de, de ki “öldü ,öldü” de!...

“Yaşamaz” de, “olsun” de, de ki “bitti, bitti” de...
“Kardı yağdı, yağmurdu aktı,
Sonra toprağa karıştı, kurudu” de, “soldu” de,
Ne bileyim işte, kısaca “öldü” de!...

Ve çekil git artık, gölge etme,
Alın yazısı gibi görme,
Değilim bir şeyin, olmadım hiçbir şeyin,
Çekil git artık, ne olur çekil git, kötü söyletme!...

“Yaşamaz” de, “olsun” de, de ki “bitti, bitti” de...
“Kardı yağdı, yağmurdu aktı, kurudu” de…
“Sonra toprağa karıştı, soldu” de...
Ne bileyim işte, kısaca “öldü” de...
Ne dersen de...

-0-



SAAT ONİKİ

Karanlığımın örselenmiş

Ve tükenmiş kimliğinden yazıyorum…

Merhaba çocuk!...
Kaldırım taşlarına baktığımız,
Esmer Ankara’nın yüzümüzü kavurduğu,
Dudaklarımızı çatlattığı,
Gözlerimizi doldurduğu,
Birçok gidişin ardına yaşanan,
“Ağlanan” bir gecenin hapsinden yazıyorum…
Gidişinle mi başlayacaktı,
Kalbimin yeniden kanaması?
Ve özlemin, beni böyle çırılçıplak,
Bir yangının ortasında mı bırakacaktı?
Öyle çok yoruldum ki çocuk!…
Bu kaçıncı sensiz gece?
Saymadım, adını koymadım,
Ve öylesine değiştim ki,
Görsen hem kaçar, hem ağlarsın.
Ben bu ayrılığı anlamadım çocuk!…


Hala karanlık odamı aydınlatan,
Bir elmanın yarısı sen, yarısı ben olan,
Siyah beyaz bir hatıranın fotoğrafı başucumda…
Cebimde burnunu sildiğin o üç kuruşluk peçete,
Yakut misali yanıp duruyor kalbimin üstünde.
Ve ben kalemi kâğıdı elinde hasrete pervane,
Seninde dediğin gibi “yaramaz bir şairim” yine…
Dizlerine başımı koymayı,
Başını dizlerime koymanı özledim.
Öyle çok özledim ki; özlemden öte…
Aslını sorarsan kalbini kırmak değil,
İncitmek seni, asla!
Yemin ederim niyetim ağlatmak değil…
Bütün sözlerim, çıkmazlara sokan yokluğuna,
Bu karanlık odanın içine bırakan hatıralarına,
Ve dahası bir kere sesini duyamayışımadır...
Öfke değil, nefret değil,
Benimkisi hüzün sadece sevdiğim...


Sigaramın katranında boğuluyorum.
Senden bana kalan o mum yarasına,
Dudaklarımı gömüyorum…
Sonra acı içinde geceye sönüyorum.
Yoksun ya... Gelmiyorsun ya... Uzaksın ya…
Yokluğunun ağır bedeli; “darbedir!!!”
Gidişinle açılan büyük çukur;
“Devrimdir” kalbimde...
Seni söylerim Ankara gecelerine...
Saat on ikiye beş var…
İdamımı vermişim,
Asmışım kendimi yalnızlığına…
Az sonra kapım çalacak, “son arzun” diyecek Azrail.
“Bir yudum sen” diyeceğim,
nerden bileceksin sevdiceğim;
Gelmezsen öleceğim!...

Şimdi kırık ezgiler yankılanır odamda,
Hatta malum olur kalbimin ölüm marşları…
Bir sessizlik olur sonra sallanır başım,
Yakar senide sallanışım o batasıca İstanbul'da…
“Adı” diyorum;
“Adı batasıca” İstanbul’da…

Ölesim tek geçmiş bir kaç satırda,
Gel de bitsin diyeceğim, yoksun be sevdiceğim...
Şimdi ağlarım, dokunsan kanarım.
Şimdi “nasılsın?” desen, volkan olur patlarım!!!
Sorma ne haldeyim, nerdeyim, ben kimim?
Kimliğimi tarif eden, yüzümü gösteren,
O kahrolasıcası yüzümü diyorum,
Aynalardan uzaktayım sevdiğim...

Karanlığın içine ince yaram düştü,
Sen yoktun her yan kırmızıya döndü.
Görmezdin, sezmezdin, bilmezdin ki…
Herkes gitti, o rutubetli odamda,
Kafam sigara dumanı içerisinde,
İçime “sensizliği” sindirmeye çalışıyorum.
Ve biliyor musun? Bunu yapamayacağımı bile bile
Seni içimden silip atmaya çalışıyorum...
Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum
Hoşça kal iki gözüm; Saat on iki…
“Sensiz olmaz demiştim, Gittin külde ateştim. 
Halim kötü bilesin, Kalbi kara güzelim.”