DİLAN
“Susmuşum bu gece dilim yüreğime saplanmış
Oy ben öleyim Dilan bu can bir sana kalmış…”
Sondan başladım hayata…
Baştan yazılı hesaba eksi bir dedim.
Bilmem kaç yaşındayım? Kaçtan düşüyorum? Birikmiş ne varsa tecrübe, para, aile, mutluluk, huzur… Her gün bir tükettim, her gün bir eksilttim sondan. Sonra baştan korktum doğmaktan…
Güzel bir şey vardı, güven; deneme yanılmaydı. Bütün güvensizliklerimi her gün bir yaklaştırdım karşılıksız itimada, her gün bir attım doksan dokuz kere düşünmekten, karar vermelerim hızlandı sonra…
Daha çabuk sarılmalar, daha çabuk kanmalar başladı ve kanmalar her geçen gün biraz daha çoğaldı… Sonunda “kandım” doğdum… Korktum doğmaktan…
Korktum; önce düşmedim ana rahmine…
Sondan başladım bütün korkmalarıma. Her geçen gün cesaretler topladım. Başımı sonunda önce sana sonra taşa yasladım ve eksi birler yine sıfırı gösterdiler… Yine doğmaktı hakkım, her şeye rağmen doğmak, korktum…
Mutlak değer doğmaktı doğdum bütün korkmalarımı erteleyerek. Sonra yine baştan sona yürüdüm bir bir tecrübelerime tecrübeler ekleyerek…
Huzuru buldum mu?
Yüreğim kavuştu mu yüreğine? Bilmiyorum ama biliyorum doğmak adamca, yaşamak sen kadar? Yüreğin kadar…
“Alkışlar altında ağlıyorken
Dağlar ardında kayboluyorken
Sazımda ki telde iniliyorken
Gelmedin, gelmedin, gelmedin…”
“Oy! Ben öleyim yar,
Dağlar ardında kalan
Dağlar ardında yar…
Oy! Ben öleyim Dilan,
Oy! Ben öleyim Dilan,
Sen beni sevmedin biran
Yar, yar, yar, yar, yar…
Dağlar ardında kalan
Görmedin yüreğim biran,
Oy! Ben öleyim yar,
Oy!Ben öleyim Dilan…